FasulyedenKom olarak, imkan ve şeraitlerinden bolca faydalandığımız internet bokunun içinde, boktan çok bokçu kıvamında yeralan milyonlarca gerzek sitenin arasından takdire değer, kendisine biçtiği varoluş amacının hakkını veren web sayfalarını tanıtmak istiyoruz. Bu web sayfalarının ilki olarak da www.gencligiminkatilisin.com‘u seçtik. Helal bize !! GencligiminKatilisin.com, kendi dillerinden “Smyrnian Hool’s Fanzine Press Inc.” ama bizim, en sade dilimizden...
Kabul edersiniz ya da etmezsiniz ama Fenerbahçe bu ülkenin en canlı, kanlı olgularından bir tanesi. Olgu diyorum çünkü Fenerbahçe asla sadece bir spor kulübü değil. Kimileri için bir hayat demekse ve bu kimileri hayatlarının en orta yerine koyuyorsa, kimileri için de nefret sebebi ve akıtılacak bir yığın irin..
Siz ne kadar hayatı anlamlandırmaya çalışsanız da dünyanın bir köşesinde anlamsızca şeyler size inat olmaya devam ediyordur. Bazen gerçek; göründüğü gibi olmamakla birlikte, gerçeğin göründüğünden daha gerçek olduğu zamanlar da vardır. Anlamsızdır, saçmadır. Ama bir şeyler oluyordur işte.
Ufak bir odada bitti her şey. Belki anlamsızdı. Ya da anlamlıydı da kimse anlamlandıramıyordu. Kim bilir?…
Çok sevgili okuyucular, pek sevgili ziyaretçiler, gün geçtikçe elimizde tutabildiğimiz çakıl taşlarının sayısı azalırken elbette FasulyedenKom adını verdiğimiz bu mecrada bu azalımlardan üzerine düşeni fazlası ile alacak. Gün geçmiyor ki “eğer yatırılması gereken bir elektrik faturası söz konusu ise sikerim fasulyedenkom’u” virüsü yeni bi beyin hücremizi işgal etmesin.. Hatta dönüp de seyreylediğimiz yolun başlangıç noktasına baktığımızda farkediyoruz, sayısı her geçen gün...
Futbol kimileri için spordan çok daha fazlası, bizim için de öyle. Günümüzün, ömrümüzün çok büyük bir kısmını bir topun peşinden koşan 22 adamın değil o adamlardan 11 tanesinin giydiği formanın, o formadaki renklerin peşinden koşmakla geçiriyoruz. Bu karşılıksız ve çok büyük ölçüde anlamsız sevdanın mantığını sorgulamadan hem de. Bu mantığı sorgulayanlara da çok fena gıcık oluyoruz, en nefret ettiğimiz soruların başında “Bu adamlar mı doyuruyor senin karnını” sorusu geliyor.
Kate’nin cümlesini tamamladım. Fabrika önerilerimizi teker teker geri çevirmişti. Bunu anlattı Lars’a. Sonra “bu yüzden” dedi, ve bekledi son heceyi uzatarak. Ben de “umutsuzuz” dedim. Lars gülmeye başladı. Eliyle omzuma 3 kere dokundu gülüşü şiddetlenirken. Çok Türk gibi geldi birden gözüme. Özellikle kulaklarının arkasındaki kıllar bir İsveçli’den beklemeyeceğim kadar çoktu. ‘Kıllı Orta Doğulular’ da kafamızda yer edinmiş bir yanılsamaydı...
Ekmek şarap sen ve benbir de sabahın dördüdışarda karodamız ılıkgözlerin ılık ılık damlarken boş kadeheanlattın bana ağzı sarımsak kokan bir çocukla yattığınıaşkı tattığını, karım dediğini ve aldattığını kıskandım Gogen’i Tahitilimterlemiş vücudunu silerkencüzzam mikrobunu ve yaktığı kulübesinisaçların bağlamıştı ellerimi muz kokulumgüneşi doğurmuştu ölü cisimmartı çığlıklarıyla bir sahil kayalığındanefesin vücudumu yakıyordu yer yersam yelim sahra-i kebirimkahrettim her şeye o günbabanın...
Sadece O’nu görmeye gidecektim… Neden böyle oldu, bilemiyorum… Sabah evden çıkarken dolabımın arkasına sakladığım ben’lerden birini tercih etmek için araladım ki, bu onların hepsinin birden ortaya çıkmasına sebep oldu. O an afalladım ve bir süre sonra “Ortak Bölenlerin En Büyüğü”nü almaya karar verdim. Hak verirsiniz ki O’nu görmeye gidiyordum. Ama diğer bütün “ben”ler kendilerinin tercih edilmesi gerektiğini düşünerek isyan ettiler. Benim...
Son Mudahaleler