İletişim Yayınları diyor ki: Onlarca yıldır küresel politikanın odağında yer alan Ortadoğu’da taşlar yeniden yerinden oynuyor. Bu karmaşık siyasal coğrafyada olup bitenleri anlamak, komşu olmaktan gelen bir merak ve kaygının ötesinde, insani ve siyasal bir sorumluluk. Öyle ki, Ortadoğu asla sadece yerel ya da bölgesel çatışmaların mekanı olmadı; orası, küresel çapta çıkarların kesiştiği, bu kesişmeyle de bölge halklarının ve gıyabında tüm “insanlığın” hallaç pamuğu gibi...
Her hayat bir filmdir ve hayat fena halde “download”a benzer. Kalan süre usul usul geriye doğru akar ve bi’ bakmışşın ki download biter. Kimi 0.01 kb hızıyla yaşar, kimi 100 kb hızıyla. Hayattan koptuğun ruhsal çöküşler kısa zamanlı download kesintilerine yol açsa da zaten bu süre zarfında yaşamadığın için değişen bişi olmaz. Yolun yarısı 35 ise tamı da 70 olur diye düşündük, mantıklı da geldi. Bundan sonra her ay “Ayın Downloadı”nı seçmeye karar verdik ve ilk...
Geriye dönüp bakınca şimdi, yalan mıydı herşey demek geliyor içimden. Ne varsa çocukluğumuza dair bir bir alınıyor elimizden. Köpek Pluto da köpek değildi denecek diye korkuyorum. Biz Plütonu karşılıksız sevmiştik, en küçük gezegen olarak gönüllerimizde yer etmiş, anılarımızı kaplamıştı. Çocukluk hayallerimizde çocuk gezegenimizdi o. Çekiciliğin, cazibenin simgesiydi, mitolojide cehennemler tanrısı Hadesin latincesiydi ve sevimliydi. Atlasımdaki resimler kaldı şimdi geriye, güneş sistemleri...
FasulyedenKom olarak bu sıcakları protesto ediyoruz ve gavur kukusu gibi sıcaklar bitene kadar her gün 12.00’de 1 dakikalığına klimaları, vantilatörleri, yelpazeleri kapama eylemi yapıyoruz.
Evet üşüttük, dellendik, sıyırdık. Elinin ayarı olsun Mikail, nolur.
Bir de admin bey diyor ki, az değişecekmiş buralar… Takipte kalın…
Geçen arkadaşlarla konuşurken “Ah ulan fi tarihinde bi’ film izleme rekor denemesi yapılmıştı da yaştan katılamamıştım, şimdi olsa da yesek.” gibilerinden bişi demiştim. İçim mi çok temiz ya da gaiple aramda sıcak temaslar mı kuruluyor bu aralar bilmiyorum ama sinema forumlarını gezerken şak diye önüme film izleme rekor denemesi v 2. başlıklı bir yazı çıktı. Çocuklar gibi sevindim, karşımda bin atlı olsa siklemezdim o an. Tamam dedim, hemen yanıma birilerini de çekicem ve...
O Fener’de, bu Cimbom’da, şunun transferi bitti ama karısı naz yapıyor, aman aman fiyat yükseltiyorlar tadındaki transfer haberleri ile geçen bir ölü dönem; dudaklarda uçuk, suratlarda sivilce, tırnaklarda oral bir tecavüz şeklinde tezahür etti. Ve sonunda “Turkcell Süper Lig artık başlasın ulan” çığlıkları yerini “Ahmet Abi, başladı, başladı, kap biraları gel”lere bıraktı.
FasulyedenKom serüveni (haha ne serüveni yahu, bildiğin geyik) 2. yılını da doldurdu bugün. Olayı dramatize etmek, “aman da aman kocaman olmuş” demek gibi bir gayem yoktu aslında. Bugün fasulyeden.com domain hesabının süresi doluyordu ve onu uzatmam gerekiyordu. Bir hafta önceden aklımın bir kenarına not ettiğim bu kritik günü son birkaç gündür unutunca bugün öğle saatlerinde “Lan, lan.. Bugün son gün” diye oturduğum yerden bir fırlayışım vardı ki, olayı dramatize etme...
Hasan İbn-i Sabbah (ya da Hassan-i Sabbah) ismi ile lisedeyken Bahadır Boysal’ın Leman yada Lemanyak’ta hazırladığı köşe ile haberdar olmuştum. Orada bir işkence uzmanı olduğu, dünya işkence literatüründe (böyle bi literatür mü olur lan?) yer alan çoğu işkence yönteminin mucidi olduğundan bahsediliyordu. “Vay anasını, psikopat bir devlet adamı heralde” deyip geçtim o günlerde, unuttum adını, sanını…
Son Mudahaleler