TOKİ’nin AKP iktidarının en önemli kurumlarından birisi olduğunu düşünüyorum. Hem AKP’li mütaahit çevrelere verilen ihaleler, hem TOKİ üzerinden yapılan popülist siyaset nedeniyle çift taraflı bir kazanç AKP adına. Daha önceki hükümetler döneminde atıl durumda bulunan kurumu canlandırarak epey oy kazandıkları da malumunuz zaten. Zekice bir hamle olduğunu kabul etmek gerekiyor.
Ama başarılı bir örnek olarak önümüze sunulan TOKİ’de, klasik AKP eylemlerinin yer almayacağını düşünmek hayal değil mi?
RTÜK Başkanı Zahid Akman gündemin önemli isimlerinden. Kendisi Almanya’da yürütülen Deniz Feneri soruşturması kapsamında gözaltı istemiyle arananlardan. Yetmezmiş gibi koperatif dolandırıcılığı suçuyla da aranmaktaymış. Hadise şöyle, Alman hükümeti konut koperatiflerine üye başına 4000 Euro ödeme yapıyormuş. Zahid Akman’ın başkanı olduğu kooperatif de bu yardımlardan faydalanmış. Alman hükümeti çok uzun sure ödeme yaptığı bu koperatifin herhangi bir inşaat faliyeti olmadığını öğrenince...
buraya bakarlar

Bilindiği üzere AKP’ye ait belediyelerin yetki alanlarında, o belediye ait işletmelerde içki yasağı uygulanıyor. Uygulansın, gram rahatsız değilim. Moda İskelesi’nin işletmesinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Beltur’a geçmesinin ardından, diğer Beltur iştirakları gibi burada da içki yasağı başladı. Tabii Modalılar bundan rahatsız, hem Moda sahilde oturacaksın, hem de içki içemeyeceksin. Cümleyi kurmak bile mantıksız aslında. Bu ahvalde Modalılar da her Cuma iskele önünde bir protesto...
FasulyedenKom için yeni bir altyapı, yeni bir tasarım, yeni bir mecra arayışı ile ilgili bir bilgilendirme yapmak lazım sanki. Zira “Ramak Kaldı” dedik, sonrasını getiremedik. Gerçi bu yeni sistem ile ilgili çok kişinin merakla beklediğini, dur bakalım nasıl birşey olucak dediğini de zannetmiyorum. Zannetsem de kılımı kıpırdatmazdım gerçi. Böyle de ağırdan satarım kendimi.
Daha önce yazdığım şu yazıda Topkapı Sarayı izlenimlerini paylaşmış, yazının sonunda Dolmabahçe izlenimleri ile devam edeceğim demiştim. Kültür ve tarih yazı dizisi gibi oldu, değişik oldu, güzel oldu bence. Ahan da Dolmabahçe yazısı ile devam ediyorum. Öncelikle Dolmabahçe Sarayı’nın önünden trilyon kere geçmiş, hatta Dolmabahçe tarafındaki kale arkasından Beşiktaş Kapalısı’nın sesini bastırmaya çalışmış birisi olarak birgün olsun “lan girsek mi içeri” tarzı bir yaklaşımda bulunmamış olmaktan...
Yıllardan beri internet deryasında futbol adına iki kelam etme gayretinde olan, yol açan, yol gösteren başarılı futbol sitesi Verkaç yenilenmiş. “Tandemle alan daraltır, o biçim pres yapar” mottosu ile 9 yıldır yayında olan Verkaç sadece tasarımını değil, konseptini de değiştirmiş. Daha önceki yayın dönemlerinde içeriğini yazarların köşe yazısı tadında yazıları ile oluşturan (fasulyeden.com gibi) site, artık haber-yorum sitesi olarak yoluna devam etmekteymiş. Ben ezelden beri verkac.org adresi...
Deniz Feneri Derneği’ne ilişkin Almanya’da yürütülen bir soruşturma var, malumunuz. Malumunuz dedim ama gündemi Zaman, Sabah, Yeni Şafak, Vakit, Milli Gazete gibi gazetelerden takip ediyorsanız eğer haberiniz olmayabilir. Zira bu gazeteler soruşturma ile ilgili iç sayfalarında Zahit Akman’ın açıklamasına yer vermek dışında konuya eğilmedi. Gözden kaçtı belli ki. Diğer gazeteler, televizyon kanalları ve internet siteleri ise konuyla ilgili çok ciddi haberler taşımaktalar.
İstanbullu olmayan ama senelerdir İstanbul’da ikamet eden birisi olarak, çokca da boş vaktimin olmasına rağmen, çokca da tabiri caizse orada, burada fink atmama rağmen yıllardır Dolmabahçe Sarayı’nı, Topkapı Sarayı’nı görmemiş olmanın yüzüme vurulmasının ardından şimdi bugün her iki sarayı gezmiş, hatta cüzdanına bir de Müze Kart sıkıştırmış birisi olarak karşınızda bulunuyorum. Tarihi yedim, yuttum diyebilirim. Aslına bakarsanız bir 10 sene daha gezeceğim yoktu. Gizem İstanbul’a gelince...
Son Mudahaleler