Bilindiği gibi, AKP ve onun sirayetini keramet kabul eden güruhu, fırsat buldukça, yedire yedire derler ya hani, işte aynen o şekilde Anayasa’nın değiştirilemez hükmündeki ilk 3 maddesinin aslında değiştirilmesi gerektiğini ifade ediyorlar. Bu zaman zaman Anayasa Mahkemesi Başkanı oluyor, zaman zaman AKP Grup Başkanvekili oluyor, kimi zaman, ne bileyim Tokat milletvekili, Muğla milletvekili falan filan. Türkiye’nin daha iyi bir anayasa hakettiğini düşünmekle birlikte; ilk 3 madde...
Kapitalizm dediğin dipsiz kuyu, çalışanlarına boş birkaç saniye bile bırakmama gayretiyle bilimum tiksinme hissiyatını sonuna kadar hakediyor. Çalıştığım kurumda da piyasaların içinde bulunduğu durumdan ötürü ciddi bir stres ve yoğunlukla boğuştuğum birkaç haftanın ardından anlık bir rahatlama ile yaymış, tüm gün gazete okuyan, forward maille gönderilen karikatürlere bakan, her daim Cnbc-e açık bulunan televizyonun kumandasını ele geçirip NtvSpor’a, Dest-i İzdivaç’a kayan, zaten genel halet-i...
buraya bakarlar

Salak ifadesini vermiştir. Daha önce anlaştıkları gibi olayı olduğu gibi anlatmıştır. Aslına bakarsanız Avanak zaten dürüsttü ama derdini anlatamadı garibim. Bu arada Salak’ın ifadesinden ufak bir anektod; – Why did you take? – For fun – Is it Funny? – No İfade odasında kısa bir sessizlik… – Why did you take Life Jacket? – For fun – Is it Funny? – No Bu arada figüranlarımız konsolosluğu aramış bekçi ile sonuç alamayacaklarını...
…mecnundan füzun aşıklık istidadı var; aşık-i sadık biziz, Mecnun’un ancak adı var!
istanbul tayfa!
Deivid de Souza hırs demektir, estetik demektir… Zeka demek, şut demek, gol demektir. Deivid de Souza ilk sezonunda ıslıklandığı kurtlar sofrası Fenerbahçe’de herkesin, öyle böyle değil, cümbür cemaat herkesin ayakta alkışladığı kişi olmak demektir. Muhteşem geçirdiği bir sezonun ardından, daha ilk idmanda ayağının kırılması, sakatlığın şokunu daha atlatamadan annesinin vefat etmesi, sağlık durumundan ötürü annesinin cenazesine gidememek, ama 5-6 ay denilen sakatlık sürecini deli gibi...
Kahramanlarımız –ki neresi kahramanlık tartışılır– havaalanı polisi tarafından bir süre tutulduktan sonra Luton Karakolu polisleri tarafından ayrı ayrı teslim alınır. Hiçbir suçu olmayan AVANAK karakola ilk gelen zanlıdır. Bindiği ilk sağdan direksiyonlu araba polis aracıdır malesef. Birden İstanbul’da oynana Chelsea maçı sonrasını hatırlar. “Sallasana sallasana mendilini, Abramoviç kurtarsana piçlerini”… Tekrar görebilecek miyim acaba İstanbul’u, başıma ne gelecek...
Siteye yazılan Fenerbahçe-Galatasaray ile ilgili diğer yazılarda hep gergin yorumlara şahit olduk. 9 Kasım 2008’de oynanacak olan işbu derbi yazısında, siteye ilgi durağan ötesi bir hale geldiği, herhangi başka bir konuda yorum savaşları yaşanmadığı, ve bilhassa yumuşak bir yazı olacağı için aksi bir durum yaşayacağız sanırım, umarım. Ha belki (belki değil, muhakkak) kazanan taraf “nasıl geçirdik lan?” diye arz-ı endam edecektir ama, o da hakkıdır heralde. Neticede bahsettiğimiz maç...
Barack Obama Amerika Birleşik Devletleri’nin yeni başkanı seçildi. Nasıl bir seçim sistemidir, nasıl olur da bir seçim 2 yıl sürer, hiç anlamıyorum. Ama anladığım tek şey, bu adamlar herşeyi olduğu gibi başkanlık seçimini de bir “entertainment”e dönüştürmeyi başarmışlar. Seçim kampanyaları, mitingler, mitinglere katılan ünlüler filan, tamamen pazarlama üzerine kurulu ve koltuğunda Kentucky’sini kemiren Amerikalıları etkilemeye dönük bir süreç. Katılım oranı da gayet...
Son Mudahaleler