DOĞUM Derler ki, insanlardan önce ruhları yaratılırmış ve evrenin uzak diyarlarında bekleşirmiş ruhlar. Sırası gelen ait olduğu bedene yollanırmış sonra. Maç keyfimizi iyice kaçırdılar. Son yıllarda pek maç izlediğim söylenemez. Sadece goller ya da iddia oynadıysam karşılıklı gol olana kadar. Sebepleri malum. Cumartesi gecesi maçlarını maçkolikten takip ettim, havalar geç kararmaya başladığından, “ulaan saat 8, maç vardı sahi ilk yarısı bitmiştir” meraklıyla bakıldı sadece. Eve...
Doğduğumuz gün hepimize birer rehber versinler. Gelecekte alacağımız kararların, hayatımızı hangi kavşağın neresinden ne tarafa götüreceğini uzun uzun anlatsın. Risk sevmemek, yaşla gelen bir şeymiş. Trafikte şerit değiştirmek bile akabinde ölümcül riskler doğurabiliyormuş. Yediğin tavuklar bile hormonluymuş zaten. Dünyada sanki hiçbir hamlenin riski yokmuş gibi yaşıyorken, daha küçücükken bile; 3.Dünya ülkesi olmayan herhangi bir yerde dünyanın en risksiz eylemi olan ekmek almaya giderken...
“Geldi bahar ayları, gevşer gönül yayları” temalı bir yazı vardı aklımda ama yoğun futbol gündemi nedeniyle gözler cadı kazanlarına çevrildi. Aslında bir bakıma aynı şeyler. Gönlümüzün içindekilerden biri de Futbol. Gerçekten futbol mu tabi o da tartışılır, onun etrafında dolaştığı hikayeler belki. Balıkesir’in maçını izlerken ve akabinde şehre asılan büyük bayrakları gördükten sonra aklıma geldi. Balıkesirli pek esnaf yok. Eskiden peynirciler Manyas’lı olurdu. Yoğurt...
“Günaydın” dedi kendi kendine. Yalnızlığıyla şov yapmayı seviyordu. Uykusuzluğun sabahlarında, özellikle 05:00 sularında günün ilk ışıklarını gözünde büyütüyor; belki de milyonların paylaştığı basit bi’ alışkanlığı, uyumamayı melankolik olduğunu düşündüğü ruhuna armağan ediyordu. Ruha da inanmıyordu halbuki ama metafizikle arası pek iyi olmadığından bazen kolaya kaçmak en iyisiydi; tembellik de bi’ ruh hastalığı ve o da ruh hastası olduğunun farkında olan çok sağlıklı bi’ ruh hastasıydı...
Hah işte tam bizim vizyonsuzluğumuzu gösteren bir durum bu şimdi. Vizyonsuzluk kelimesi tam oturmadı, çok ciks durdu. Artık mahalle arasındaki lahmacuncuların bile duvarında yazan “since 1976, vizyonumuz: lezzet durağı olmak, misyonumuz: kesenize ve midenize hitap etmek”. Kısmetsizliğimiz mi diyelim, üşengeçliğimiz mi diyelim, ileri görüşsüzlüğümüz mü, gece görüşsüzlüğümüz mümü, Tepecikli mi? Kuruçaylı mı? Kasımpaşalı mı? (Ulan o zamanlar Kasımpaşa maçlarına gitmek dilencilikti...
2004 yılından beri, öyle ya da böyle, bir şekilde ayakta tuttuğumuz göz bebeğimiz FasulyedenKom’un -kaç kez kapandı, kaç kez açıldı unuttum- yeniden açılışına hepiniz hoşgeldiniz. 2011 Eylül’de ilgisizlik mevhumu nedeniyle ara verip, 2012 Haziran’da bir cansuyu olur umuduyla Tahmin Yarışması’na girişerek yaptığımız deneme de Avrupa Şampiyonası’nın bitmesi ile bünyede hüzün ve hayal kırıklığı bırakarak son bulmuştu. Bu süreçte sitenin fişini tamamen çekmek, nasıl desem, bir eşeklikler fasikülü...
8 Haziran’da başlayan 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası heyecanı, 31 maçın ardından bugün itibariyle İspanya’nın kupayı kaldırması ile son bulurken, Fasulyeden Skor Tahmin Yarışması da neticelenmiş oluyor. Yaklaşık 1 ay süren Euro 2012 keyfinizin yanına meze olsun diye sunduğumuz bu kendi halinde yarışmamıza gösterdiğiniz, göstermediğiniz ilginiz için teşekkür ederiz. 31 maçlık yarışmayı 176 puanla birinci bitiren heroreis’i kutlarız. Kendisi tam 8 maçın skorunu bilerek 13’er puan alırken; 11...
Hayat çok enterasan. Tanımayı geçtim, ismini bile hiç duymadığın insanların sende çok büyük etkileri oluyor, sen bunu hissetmiyorsun bile. İsim bilmek önemli. İsminin bilinmesi önemli. Ben ismini bilmediğim bir adamı, aslında ne kadar çok sevdiğimi dün farkettim. Dün Youtube’da damar şarkılar kovalıyorum. Fairuz Derin Bulut isimli bir grubun, İbrahim Tatlıses’in “Seni Yakacaklar” şarkısını söylediğini gördüm. Dinledim, fena değil. “Acı Gerçekler”i farkettim...
Son Mudahaleler