Şimdi Themis deyince, fazla kişinin aklında canlanmadı sanırım. Hani bir abla heykeli vardır, adaleti temsil eder, çok sık kullanılan bir figürdür. Evrenseldir bu figür, dünyanın her yerinde adalet deyince akla gelir artık. Themis deyince ne gelir akla peki? Bir elinde terazi vardır. Simgesel anlatımla, bu terazi adalet dağıtırkenki hassasiyetini ve hakkaniyetini anlatır. Bir elinde kılıç vardır, ki bu da adaletin gerekirse zor kullanılarak sağlanacağını anlatır gene simgesel olarak. Bir de ne...
Kuş gribi ile mücadele için cuma namazında imamların cemaate uyarılarda bulunması, keneyle mücadele için pantolon paçalarının çoraplara sokulması gibi şahane önlemlerin müsebbihi olan, çok şükür ki bu mücadelesinde 3-5 telef dışında başarılı olan Sağlık Bakanlığı Meksika’nın ardından ABD, Afrika ülkeleri, İspanya’yada da görülmeye başlanan Domuz Gribi ile ilgili olarak açıklama yapmış: “Tüm önlemleri aldık.”
buraya bakarlar

Münevver Karabulut. Geçtiğimiz aylarda kafası kesilmiş cesedi çöp konteynerinde bulunan liseli bir kız çocuğu. 17 yaşında. Cesedinin bulunmasının ardından ortadan kaybolan erkek arkadaşı baş şüpheli. Cem Garipoğlu. 18 yaşında. İşadamı Mehmet Nida Gariboğlu’nun oğlu, Hayyam Garipoğlu’nun yeğeni. Evlerinde silinmiş kan lekelerine rastlanınca anne ve babası gözaltına alındı, “biz birşey bilmiyoruz” dediler, serbest bırakıldılar. Oğulları nerede bilen yok. Polis arıyor lafta, 2 ay kadar...
11 Nisan’da başlayan Blog Ödülleri oylama heyecanı dün gece, saat 00:00 itibariyle sona erdi. FasulyedenKom olarak Topluluk Kategorisinde son ana kadar kıran kırana bir mücadelenin tarafı olduk. Sonuçların açıklanmaya başladığı ilk andan, son ana kadar zirvedeki yerimizi koruduk.
Sizin resmi siteyi düşürdüğünüz bu rezil duruma mı, 1997 yılının son teknolojisi Word Art uzmanı grafikerinize mi, utanmamanıza mı, sıkılmamanıza mı, camianın saygı duyduğu kimi isimler üzerinden yaptığınız gerzek propagandaya mı küfretsek? Neye küfretsek lan? Hangisine?
Geçen hafta pazartesi günü geçirdiğim elim bir kaza (!) sonucu kolum azıcık çizildi; dolayısıyla birkaç dikiş atılması gerekti. Yakınlığı ve trafik uygunluğu sebebi ile Medical Park Bahçelievler’e ulaştım, dikiş attırdım. SSK’lı olduğumdan, bir kısmını SSK’dan bir kısmını benden tahsil ettiler. Buraya kadar hiçbir sorun yok. Arada pansuman yaptırmam gerektiğini, 10 gün sonra da dikişlerin alınacağını izah ettiler ve gönderdiler. Bazen herhangi bir sağlık ocağı, bazen Medikal...
Dünya’nın dört bir yanında İşçi Bayramı olarak kutlanan 1 Mayıs, güzel ülkemde Çevik Kuvvet Egemenlik ve Dayak Bayramı olarak kutlanır yıllar yılı. Orda bok varmış gibi Taksim’i kapatırlar işçilere. Girmek isteyeni, istemeyeni, slogan atanı, atmayanı, yaşlı dedeyi, küçücük çocuğu, turisti, yerliyi, öğrenciyi, işciyi, aman diyeni, diyemeyeni hepsini sırayla döverler. Lokanta’da yemek yersin, yanına dayak servis ederler; hastanede tüpten oksijen yersin, portakal aromalı biber gazını da katık...
Gün geçmiyor ki, memlekette ne kadar imam varsa kadrosuna geçiren TRT ilginç eylemlerin odağı haline gelmesin. Kadrolaşmadaki absürdlüğün boyutlarını idrak etmek isteyenler açsınlar TRT bürokratlarının geçmişlerini, şöyle bir kurcalasınlar. İmam-Hatip mezunu da demiyorum bak, bildiğin eski imamları kadrosuna almakta herhangi bir sakınca görmüyor artık kurum. Birbirinden absürd kararlar, skandallar, sansasyonel yayınlar da peşisıra geliyor elbette.
Son Mudahaleler