Tamam, Ergenekon dedikleri bir terör örgütü. Ve tamam, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, Başkent Üniversitesi eski Rektörü Mehmet Haberal bu terör örgütünün üyeleri. PKK dedikleri de bir terör örgütü. Ve, pazartesi sınır kapısından giriş yapan gerilla kıyafetli 34 kişi de bu terör örgütünün üyeleri. PKK terör örgütü üyeleri silahlı bir eyleme katılmadıkları için 10 saatlik bir savcılık sorgusu ve son sürat geçirilen bir mahkeme sürecinin ardından, pişman olmadıklarını...
Katledileli tam 10 sene olmuş. Bugün yıldönümü. Birkaç yazısı ile anmak istedim hocamızı. 1990’lı yılların sonlarına doğru bakın neler yazmış Kışlalı hocamız Güneydoğu sorunu üzerine… Geçenlerde komşum Batmanlı bir delikanlı ile konuşuyordum. “Hocam” dedi, “Apo biter ama PKK bitmez…” – Niçin? Anlatmaya başladı: – Kimisinin yüzlerce köyü var, kimisinin tek karışlık toprağı yok… Avrupa’da yeni çıkan en pahalı arabaları, Ankara’dan İstanbul’dan önce Batman’da görürsünüz. Ama buralarda...
buraya bakarlar

Lostsuz geçen günleri Hanımın Çiftliği, Aşk-ı Memnu, Ezel filan izleyerek doldurmaya çalışmak olmaz düsturundan hareketle haftasonu yeni dizimi keşfettim. FlashForward. Lost’un yapımcılarının diğer dizisi Fringe ile zaman öldürmece tadında takılıyorum da, dizi bir yere varamadı gitti, sıkıldım denebilir. Paralel evren filan, bir ara gaz verdiler, ama sonra yine vitesi boşa aldılar, X Files gibi takılıyoruz şimdilik. Neyse, FlashForward dizisinin henüz 2 bölümünü izlememe ve seyrinin ne...
Herkesin aylardır takır takır yazdığı, çizdiği, yorumladığı Kürt açılımı konusunda kelime üretmek dahi gelmiyor içinden. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti deyip duruyoruz ya, bu süreç o koskoca Türkiye’nin nasıl bir zihniyetin elinde olduğunu ortaya koydu resmen. Bahsettiğim zihniyet sadece iktidar değil, bilfiil, her şeyi ve her yanıyla yönetici erki. Buna muhalafet, hatta tüm unsurları ile TBMM’de dahil. Aylar önce Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın peşpeşe yaptığı ABD ziyaretleri sonrası Çankaya’dan...
Geçenlerde, ki geçenlerde dediğime bakma, nerden baksan 2 ay oldu, Geniş Aile dizisi üzerine konuşuyoruz Altar’la. Bu pek yapmaz ya, gaza geldi birden, “aha ben bunu yazayım” dedi. Haşmetbaab yazacak diye beklemekten helak olan Fasulyeden Kabilesi’nin acısını dindirebilmek adına MS Word dosyasını açtım, klavyeyi tırmıklıyorum sayın okuyucu. Anlayın işte, Altar’ın gözünde neredesiniz, benim gözümde nerede. Bunu her fırsatta çiğ muhalefetini üzerime gererken ona destek çıkan densiz kitle/kütle...
Haydi komplo teorisi kuralım birlikte. Bir ülke düşünün, Sağlık Bakanlığı 40 milyon adet domuz gribi aşısı almak için bir anlaşma yapıyor. İlk 500 bin aşının gelmesine ramak kala aşı alımına dair ciddi bir muhalefet oluşuyor. Bir kısım bilim adamı, politikacı aşıların testlerinin yapılmamış olması ve yan etkilerinin detaylı bir şekilde araştırılmamasını gerekçe göstererek aşı alımına karşı çıkıyor. Tam da bu sırada, şehrin başkentinde birden bire, aylarca gözükmeyen domuz gribi vakaları...
“Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür” derler. Su katılmamış hakikatlerden birisi. Lakin, bu nisyan hali sadece aptallıkla, dalgınlıkla alakalı değil gibi. Bu şekilde izah etmek kolaycılık olur. Ya da bilemiyorum, ben aptallığımı gizlemek için çaba harcıyorum sanki. Nasıl demeli, sanki aklımızda yer etmesi için herhangi bir sebep olmayan bir yığın detay için protein harcamaktan kaynaklanıyor bu durum. Ya da tamam kabul, lafı uzatmadan aptallık da diyebiliriz bu hafıza sorunlarına. Mevzu o da...
Uzunca zamandır bir tarih blogu açmak için garip bir arzum vardı. Tarihin ne kadar subjektif bir bilim olduğunun, tek bir doğrusu olmadığının farkına varılmasını sağlamak, tarihi herkesin farklı bir açıdan anlatabileceğini, önemli olanın hangisine inanmak istediğimiz olduğunu anlatabilmekti amaç. Ancak kişisel olarak ne kadar zaman ayırabileceğimi, ne kadar ayakta tutabileceğimi bilmiyordum. Ozan, Canarino, Koskorcuk gibi arşivciliği, araştırmacılığı konusunda zerre şüphemin olmadığı çok sağlam...
Son Mudahaleler