İbrahim Tatlıses vurulup da hastaneye kaldırılınca başbakan aramış hastaneyi. Gereğinin yapılması talimatını vermiş. Nasıl bir talimatsa artık bu, eğer verilmeseymiş doktorlar “önce bir kayıt yaptırın, onların verecekleri formla laboratuvara gidip kan tahlili yaptırın, sonra onu alıp başhekim yardımcısının odasında Leyla Hanım var, ona onaylatın, sonra film çekicez, onun için de şurdan sıraya girin, röntgen filmini de alıp bize gelin, bir bakalım durum neymiş.” diyeceklerdi herhalde. Ölümden...
Memlekette milyon tane sorun varken, şimdi de buna mı kafayı taktın demeyin rica ediyorum. Söyleyeceklerimi sonuna kadar dinleyin, ondan sonra en azından haklı olduğuma inanacaksınız diye umuyorum. Şu aralar, bildiğiniz gibi evde aylak aylak yatıyorum. İş yok, işe gitmiyorum. E para da yok, haliyle evden pek dışarı da çıkmıyorum. Çıkıp ne yapacaksın bu soğukta zaten? Neyse, geçen gün salonda bilgisayarla zaman geçiyorum. Evdeki televizyonda da Yemekteyiz programı açık, arada göz ucuyla da...
Merhaba. Ben, patır patır adam kesen, kestiği insanları çukurlara gömen, satırlı, silahlı terör örgütü Hizbullahçıların serbest bırakıldığı, serbest bırakılmalarının ardından teker teker yurtdışına kaçtıkları; 14 yaşındaki bir kız ve babasının şikayetiyle cinsel istismar suçundan tutuklanan Hüseyin Üzmez’in suçu sabit görülerek 13 yıl hapis cezasına çarptırıldığı ancak tutuklu kaldığı 2,5 yıl gözönüne alınarak serbest bırakıldığı; 2007’den beri devam eden Ergenekon davası kapsamında...
Belki dört saatten beri yürüyordum. Ne diye yoldan ayrılıp buraya saptığımın, niçin geri dönmediğimin farkında değildim.Başımın yanması azalmış, burnumun kökünde hissettiğim karıncalanma geçmişti. Yalnız içimde müthiş bir boşluk hissi vardı. Hayatımın en dolu, en manalı zannettiğim bir devresi birdenbire boşalmış, bütün manasını kaybetmişti. En tatlı emellerinin tahakkukunu gördüğü bir rüyadan acı hakikate uyanan bir insan gibi içim çekiliyordu. Ona hakikaten dargın değildim; asla kızmıyordum...
Başbakan’ın bir bloga hakaret davası açması uykularımı kaçırmaya devam ediyor. Olası bir suçlama karşısında iyi niyet göstergesi olarak bu paragrafı yazma fikri oluştu kafamda. “Ben değiştim” Hatta, yetmez diyenler için: “Değişerek geliştim.” Ülkenin başbakanı, yani söylediği her cümle vakf-ı idaresi altındakiler için ölümcül emirler arasında sayılan birisi için bu cümleler 30-40 yıllık siyasi ve ideolojik altyapısını, o altyapının emrettiği vecizeleri geçersiz kılabiliyorsa; el’garip dea için...
Geçen haftalarda başladığım alıntı sözlere (yazılara) bu hafta Bülent TANÖR ile devam ediyorum. Oldukça sık başvuracağımız bir aydın olan Tanör ortaya koyduğu eserlerle Anayasa Hukuku geçmişimize ve Devrim Tarihi incelemelerimize farklı bakış açıları getirmiş, sorgulayıcı bir metotla olayları neden-nasıl disiplininde oldukça derinlemesine olarak analiz etmiştir. Devrim Tarihini araştıranlar için hocanın yazmış olduğu eserler birer başucu kitap niteliğindedir. Bülent TANÖR’ün en özgün...
Bu siteyi ısrarla okuyan bir insan olarak, internet dünyasına uzak olmadığını tahmin ediyorum ey sevgili okur. Haliyle, iki gündür devam eden #blogumadokunma mevzusundan da haberdarsındır haliyle. Yuotube, fizy, google falan derken sıra blogger’a da geldi. Her internet sitesi bir gün sansürü tadacaktır şiarından hareketle, kullanım listesinin tepesinde ne kadar site varsa, hepsini sırayla kapatıp kapatıp açıyorlar. Bu seferkinin sebebi de digiturk denen heyula çıktı, iyi mi? Ya bakıyorum...
FasulyedenKom dizi tavsiyeleri kuşağının bu sezonki talihlisi Leyla ile Mecnun oldu sevgili takipçiler. Takipçiler bilir, pek televizyon izleyen bir kitle değiliz fasulyeden camiası olarak. Bir Altar insanı var aramıza, Sülüman’ı olsun, Ali Kaptan’ı olsun, Fatmagül’ü olsun sektirmeden takip eden. Onun dışındakiler, dea zaten bir tek Behzat Ç. reyizi pazarları televizyondan, haftanın geri kalan her gününde de internetten izliyor (bu da böyle bir manyak işte, adam haftada 8 10...
Son Mudahaleler