Sezon 1999-2000, hani şu 3 teknik direktör birden değiştirdiğimiz, Pendik faciasının yaşandığı, 3 maç üst üste bile kazanamadığımız belki de tarihimizin en kötü yılı. Ligin son 10 haftasına gelinmiş, şampiyonluk çoktan hayal olmuş, Kadıköy’de Trabzon maçındayız. Yine maçın ilk 10 dakikası protesto var, bağırmıyoruz. Daha sonra hüzünlü besteler birbirini kovalıyor. “Bizi yaktın yıktın s..tin Kanarya”, “başın öne eğilmesin, aldırma Fener aldırma” falan derken maçın ikinci yarısı o efsane beste...
İstanbul’un vapurları, şehrin güzelliğinin ayrılmaz bir parçasıdır.
Sultanahmet Camisinin, Ayasofya’nın, Galata Kulesi’nin, kısacası bu şehri, İstanbul yapan yapıların bir devamıdır vapurlarımız. İstanbul için tasarlanmışlardır.
İstanbul’a yakışırlar…
Fasulyeden’in pek bir sevgili okuyucuları; Bundan sonra sizlerin, danalar gibi yiyelim içelim mümkünse hiç, değilse, en cüzzi miktarı ödeyelim çıkalım, çığlıklarınıza kulak verip, oluşturduğumuz tim ile birlikte İstanbul’u tarım tarım taramaya karar verdik.
RockIstanbul 2005’de sahnede Ceza adlı şahsiyet, Kiraç’a düz gitmis. Küfürü basmış. “lan kıraç, toprak hiç para eder mi, lafını bilmeyen it bu rep’i yer mi? kıraç bir dünya hiç demek, öküz gibi anırıp ayı gibi geğirmek, gö*ünü si*eyim kıraç ” * * * Cok basitçe, elektrik işciliği ile övünen “emekçi bünye” reklam yıldızı olunca taşşağını geçtiği starlık müessesinin o eşsiz haysiyetsizliği ile kendi halindeki, ya da belki kendi kadar “cingıl...
Ne de güzeldir çocukluk günleri, dertsiz tasasız, ekmek elden, su gölden, dayak anneden.. Tek derdin dizin kanayınca üstüne sürülen tentürdiyotun acısı ya da bisikletle biraz ilerilere kaçınca eve dönüşte anneden yiyeceğini düşündüğün dayaktır. Onun dışında oyuncakların halı üzerinde sürülmesi, televizyonun henüz yaygınlaşmamasından dolayı akrabalara yapılan ziyaretlerdir akşamlarını dolduran.
Her şey birdenbire oldu.
Birdenbire vurdu gün ışığı yere;
Gökyüzü birdenbiler oldu;
Mavi birdenbire.
Her şey birdenbire oldu;
Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan;
Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire.
Yemiş birdenbire oldu.
Gerçek taraftarın vazgeçilmez aksesuarıdır atkı. Tribünlerde rengini belli etmenin en basit ama en şekilli yöntemidir. Kimileri için stad etrafında maça girmeden yarım saat önce işportadan alınan ucuz, yünden yapılmış basit bir boyun bağı olarak nitelendirilse de; bizim gibiler için çok şey ifade eden, üzerinde takımının renklerinden grubunun ya da takımının adının yazılı olduğu, hatta bazılarının koleksiyonunu bile yaptığı olmazsa olmazlardandır atkı. Basit bir şey gibi gözükse de, atkı...
“Kabullenirim – kabulleneceksin – kabullenecekler, kabullenirim – kabullenir – kabullenirler, kabullendim – kabullendi – kabullendiler… Kaçış yok!!” demiştim bir gün.. Tüm bu çekimlere konu olan şey hayattı.. Hayat ve onun sürprizleri kadar “kabullenmek” zorunda olduğumuz başka bir şey yok sanırım.. Öylesine şartsız-şurtsuz kendinizi onun akışına bırakıp, gidiyorsunuz işte. Ne kadarına müdahale etme şansınız var, ne kadarına yok...
Son Mudahaleler