Mecmua Portre – Bölüm 1
Bir insan düşünün; hem kalemle yazıyor, hem sokakta yürüyor, hem ekranda konuşuyor, hem de bellekte bir fısıltı gibi kalıyor. Attilâ İlhan, yalnızca bir şair değildi; o, bir dönemdi. Türkiye’nin siyasi çalkantılarına, kültürel kimlik krizlerine ve bireyin yalnızlığına hem teorik hem duygusal yanıtlar veren bir edebiyat adamıydı.
Bir Portreden Fazlası
1925’te Menemen’de doğan Attilâ İlhan’ın hayatı, genç yaşta Nazım Hikmet’e duyduğu hayranlıkla yön değiştirdi. Henüz lise çağlarındayken Nazım’a bir şiir gönderdiği için tutuklandı; bu olay, onun sadece bir sanatçı değil, fikir insanı olacağının da erken bir işaretiydi.
Fransa yılları, Marksist düşünceyle yakın teması, entelektüel çevrelerle kurduğu ilişkiler ve sinema ile olan derin bağı onu çok yönlü bir figüre dönüştürdü. Popüler kültüre mesafeli ama halktan kopmayan bir aydın portresi çizdi.

Eserleriyle Yaşayan Bir Bellek
Attilâ İlhan, ardında yalnızca şiirler değil; romanlar, denemeler, senaryolar ve derin tartışmalar bıraktı. Onun dünyasına girmek, bir ideolojiye değil, bir zihinsel atmosfere adım atmak gibidir.
Şiir Kitapları (Bazıları):
- Duvar (1948): İlk şiir kitabı, genç yaşta gelen güçlü bir çıkış.
- Sisler Bulvarı (1954): Aşkı, melankoliyi ve kentli yabancılaşmayı yoğun imgelerle anlattı.
- Ben Sana Mecburum (1970): İlhan’ın adeta sloganlaşmış dizeleri bu kitapta hayat buldu.
- Ayrılık Sevdaya Dahil (1975): Aşkın bir ayrılık türü olduğunu anlatan derinlikli dizelerle dolu.
- Tutkunun Günlüğü (1973) ve Böyle Bir Sevmek (1988) gibi kitaplarla şiirini hem bireysel hem politik düzlemde geliştirdi.
Romanları:
- Kurtlar Sofrası (1963) ve Sırtlan Payı (1966): Türkiye’nin soğuk savaş yıllarını, gizli servisler ve entelektüel ikilemler üzerinden anlatan politik romanlar.
- Fena Halde Leman (1980): Modern bireyin çöküşünü ve kimlik arayışını etkileyici bir üslupla işledi.
- Haco Hanım ve Güller (1984): Doğu-Batı çatışmasını ve kadının toplumdaki yerini cesur bir biçimde tartıştı.
Senaryo ve Televizyon:
- “Kartallar Yüksek Uçar” (TRT dizisi): Attilâ İlhan’ın senaryosunu yazdığı bu dizi, döneminde büyük ilgi gördü ve hâlâ klasik olarak anılır.
Deneme ve Düşünce Eserleri:
- Hangi Sol, Hangi Sağ, Hangi Atatürk, Hangi Batı: Türk aydınının bunalımına ve yön arayışına dair sivri, sorgulayıcı ve güçlü analizler.

Attilâ İlhan, 2005 yılında aramızdan ayrıldı. Ama sözcükleri yaşıyor. Kitapçı raflarında, lise şiir defterlerinde, bir kafenin duvarına yazılmış dizelerde, gecenin bir vakti mırıldanılan bir “Ben sana mecburum” repliğinde hâlâ bizimle.
Onun fikirleri bugün hâlâ tartışılıyor; kimilerince yoldaş, kimilerince muhalif bir abi figürü olarak hatırlanıyor. Ama herkesin ortaklaştığı bir şey var: İlhan, düşünmeyi öğretti.
Sevenlerinden Gelenler
Bir okuyucunun mektubundan:
“Attilâ İlhan’ı lise yıllarımda okudum. Ben ne yaşadığımı bilmiyordum, o bana ne hissettiğimi söyledi. O gün bugündür hem mecburum, hem hürüm.”
Arşivden Bir Not
“Şair yalnız adamdır. Kalabalıkların ortasında bile, hep biraz uzaktadır.”
(Attilâ İlhan, TRT röportajı, 1993)
Bir Sonsöz Yerine:
Attilâ İlhan, kelimelerin sustuğu yerde susmayarak konuştu. Aklı zorladı, duyguyu kucakladı. Bir toplumun çalkantılı hafızasını kaleme aldı.
Bugün onu hatırlamak, sadece bir şairi değil; düşünen, direnen ve hissetmekten vazgeçmeyen bir kuşağı da hatırlamaktır.
