Melamet Hırkası
Ben melamet hırkasını kendim giydim eynime, Ar-u namus şişesini taşa çaldım kime ne? Gah çıkarım gökyüzüne, seyrederim alemi, Gah inerim yeryüzüne, seyreder alem beni…
Ben melamet hırkasını kendim giydim eynime, Ar-u namus şişesini taşa çaldım kime ne? Gah çıkarım gökyüzüne, seyrederim alemi, Gah inerim yeryüzüne, seyreder alem beni…
AKP iktidarı üzerine bol bol ahkam kestim bugünlerde. Konuyu biraz siyaset ve gerilim dışına taşımakta fayda görüyorum. AKP iktidarı kapatma davasıyla soru işaretli bir hal aldı ama Türk televizyonlarının tartışmasız iktidarı yerli diziler. Önceden ufak ufak, haftada birkaç tane izlediğimiz diziler, daha sonraları her akşama, en nihayetinde de her akşam neredeyse 3 taneye bıraktı kendisini.
Uzun zaman önce ara verdiğimiz bir Boklu Ortam servisimiz vardı. Burada video olsun, şarkı olsun paylaşımlarda bulunuyor; site içeriğini zenginleştirirken ziyaretçilerimize de keyifli dakikalar yaşatıyorduk (Hahasssktir lan…) Neyse efendim, tam şu sıralar boklu ortam olayını canlandırmak için gerek içerik, gerek programlama anlamında çalışmalar yapmaktaydık. Ve bilmem inanır mısınız, kendi çapımızda test yayınına da başlamıştık.
Biz rapidshare’ciyiz abicim, bu ofişıl yaklaşımlar gelmez bize. Müziksel keyfimize limon sıktırmayız. Metamorfoz olayına hele, hiç sıcak bakmayız!
Sakın bir söz söyleme, yüzüme bakma sakın! Sesini duyan olur, sana göz koyan olur. Düşmanımdır seni kim bulursa cana yakın, Anan bile okşarsa benim bağrım kan olur… Dilerim Tanrı’dan ki, sana açık kucaklar Bir daha kapanmadan kara toprakla dolsun. Kan tükürsün adını candan anan dudaklar, Sana benim gözümle bakan gözler kör olsun!
Milletin eğlenmeye gittiği bir yerde kendini kahretmek. Ne eğlenebilmek, ne ağlayabilmek. Yüzünde ısrarla o salak maskeyle dolaşmak. Herkese mutlu olduğunu göstermeye çalışmak. Aslında mutlu olamamak. Zaten hiç mutlu olamamak. Hep kendini mutlu sanmak. Kendini mutluyum diyerek kandırmak. Ama kendini kandıramamak. Belki diğer insanları da kandıramamak. Bunun da farkında olamamak
Yıllardır farklı din, dil ve ırktan milyonlarca insanın geçip giderken bıraktığı izleri taşıdığından mıdır nedir, İstanbul’un hep bir gizemi, çekiciliği vardır ya hani… Bu gizemi yaratan; senin benim gibi normallerle zengini, fakiri, genci, yaşlısını; travestisi, ibnesi, türbanlısını; ayyaşı ve tinercisini; hırlısı, hırsızı ve kapıp kaçanını kaldırım taşlarının üstünde birleştiren bir ruh var bu sokaklarda.