Sıradan
Monoton kelimesinin dilimizdeki karşılığı ne ola acaba? Tekdüze deyince ihtiyacamızı karşılayacak herhalde.
Bu aralar düşünecek çok vaktim olduğundan, oturup hayatımı düşünüyorum. Bugünü, dünü, yarını. Neticede bir çeşit kölelik düzeninin içinde dönüp durduğumdan son bir kaç aydır, zamandan bol şey yok şu aralar. Ben de kendimi verdim düşünmeye, verdim düşünmeye, ki düşünmeyi de severim mirim. Neticede düşünmek dediğin var olmanın temeli, ve dahi dayanılmaz hafifliği.
İnsan hep kendisini düşünür ya, ben de kendimden başladım düşünmeye. Kendimden daha önemli düşünecek neyim var lan bu hayatta sanki?
Hayatıma bir göz atayım dedim. Baktım koca hayatın üstesinden bir seferde gelinecek gibi değil, hayatımı dönem dönem ele alayım dedim. Böldüm kısımlara, belirli kırılma noktalarına diktiğim köşetaşlarıyla küçük kesitlerine odaklandım hayatımın.
Bu şekilde bakınca son 6 aylık kısım bir dönem oldu. Ondan önceki 3 sene bir dönem oldu, ondan önceki hayatımı da sondan başa doğru sırayla 6 sene, 7 sene, 4 sene ve 6 sene de birer dönem oldu.
Dönemlere böldüm bölmesine, homojenik olsun diye, ve bunları ayrı ayrı düşündüm. O şekilde bakınca, kendi içlerinde homojenik, ama birbirlerinden tamamen ayrı belli hayatlar oldular.
Buraya kadar güzel de, kendi içlerinde homojenik olmaları mevzusu çok kafama takıldı arkadaş. Fazla homojenik oldular, hatta haddinden fazla homojenik oldular. Yahu arkadaş, bir bütünün elemanları birbirinden bu kadar farklı olup da, bu elemanların parçaları kendi içinde birbirine bu kadar mı benzer lan?
Dur olmadı, tekrar anlatayım. Bu köşetaşlarının arasındaki hayatlar birbirinden kesin farklarla ayrılırken, yani bu hayatlar birbirinden çok farklıyken, içlerinde hemen her gün birbirinin aynı.
Çok tekdüze bir hayatım olmuş arkadaş benim. Yani mesela, bundan önceki 3 senelik dönem. Tahsil hayatı bitmiş, iş hayatı başlamış. Kendi paramı kazanmaya başlamışım, artık harçlık almak yok. Tamam aileyle ikamete devam ama yine de çok farklı bir özgürlük sunuyor kendi kazandığı parayı yemek. Ama oturup da üç senenin muhasebesini yaptığımda, 3 senenin başıyla sonu arasında da bir fark yok ki arkadaş. Aynı öküzlükle başlamış, aynı öküzlükle devam etmiş. 3 sene boyunca, haftaiçi işe gidilmiş, haftasonu çıkılmış gezilmiş. Bu nasıl bir öküzlük ki, koskoca memlekette bok varmış gibi İstanbul’a tıkılıp kalmışım. Hani demek istediğim, ulan Bodrum’da paragliding yapmak vardı arkadaş, değil elbette. Ama insan biraz zincirlerini kırar, biraz sağı solu göreyim ister. İstanbul’un da sanki her köşesini dolaşmışım gibi anasını satayım, gittiğim takıldığım yerler de hep aynı olmuş. Tekdüzelikten kastım biraz da bu…
Ondan önceki dönem de aynı mesela. 6 senelik üniversite tahsil hayatı… Dönüp bakıyorum, 10 metrekare odanın içinde, sanal dünyanın başında geçmiş. Hele bir de World of Warcraft uyuşturucusuna bulaştığım dönem var ki, evlerden ırak. 10 metrekarelik yaşam alanım da küçülmüş iyice, bir masa bir sandalyeden ibaret hale gelmiş…
Ondan önceki de benzer az çok, ondan önceki de, ondan önceki de…
Yok arkadaş, bu böyle devam etmez. Çok gezen mi bilir, çok okuyan mu bilir terazisinin bir tarafında elimizden geldiğince durmaya çalıştık. Sıra geldi diğer tarafına.
Karar verdim arkadaş, şu askerlik bir bitsin, yavaştan mobil bir hayata geçiş yapma planım var. Bir Güneydoğu turu şart, Karadeniz’i tanımak şart. İnceden Arap açılımı da yapmak lazım, öncelikli hedefler bunlar olsun. Sonrasına Allah kerim.
Yeter, ot geldik, ot gideceğiz yoksa bu şekilde devam edersek…
şubat 2009’dan beri eskişehir’e gideceğim ben de… allahtan yılda 2 tane bayram var da birinde izmir’e gitmeyi başardım hayatımda ilk kez. ayıptır vallahi.
Olm bişi söyleyeyim mi, ben ömrümde İzmir’e gitmedim 🙁
Fener maçları filan denk gelmedi hiç… Eee o denk gelmeyince ne işim var İzmir’de di mi?
ha şöyle, beyrut nerde kaldı bizim tosuncuk diyormuş 🙂
Dea, sen deyince düşündüm de, o 3 senelik zaman diliminde, Istanbul’u sadece bir kere tatil amaçlı terketmişim, o da Avşa’ya gittim bir kere. Onun dışında sadece maç için bir de şehir dışındaki düğünler sebebiyle çıkmışım Istanbul’dan. Utanıyorum kendimden arkadaş…
Ulvi, sen Beyrut mevzusunu hiç açma, ayıbınla otur. Beniynen polemiyine girme!
İstikamet ver sen yeter ki 🙂