Turkuaz Su içme, içirme
Bu memleket ki, suları nedeniyle komşularıyla papaz olan, su yüzünden onlara posta koyan, savaşların eşiğine gelen bir ülke. Neden? Çünkü, Anadolu’nun bağrından her ilkbaharda coşup sel gibi akan suları var. Sadece bunlar mı? Bu toprakların dibi de su kaynaklarıyla, neredeyse bitmez rezervlerle dolu. E peki madem, bu ülkenin bu kadar suyu varken, bu ülkenin insanları neden kuyu suyu içer? Üstelik de üstüne para verip. Üstelik, aynı suyun yanında doğal kaynak suları dururken?
Konumuza giriş yaptığımıza göre, neyden bahsettiğimizi de belirtelim de tam olsun. Piyasada suya konulacak isim kalmamış gibi, bu ulusun adından ismini almış bir renkle raflara sürülen su markasından bahsediyorum. Turkuaz Damla Su ‘dan.
Piyasada onlarca su markası var. Çoğu da yerli sermayeyle kurulmuş olan ve bu ülkenin insanlarına ekmek yediren markaların. Ama beyzadelerin kıçında çıban bıkmış olacak ki, sattıkları kolalar yetmiyormuş gibi su işine de ellerini atmışlar. Bizim suyumuzu bize parayla satıp, ceplerini doldurmanın peşindeler. Senin toprağındaki suyu alıyorlar, şişeye dolduruyorlar, ve senden bunun için para talep ediyorlar. Bu para da “amarika”ya gidiyor. Ya devlet başa, ya kuzgun leşe…
Üstelik sattıkları suyun kalitesinden de haberdarlar. Ne kalitesinden bahsediyorum ben yahu? Diğer Türk firmaları doğal kaynak sularını satarken, filtreledikleri kuyu suyunu minerallerle zenginleştirdiklerini iddia ederek şişeleyen ve bunu bizlere itelemeye çalışan bir firmadan bahsediyoruz. Üstelik bir de “Ya Turkuaz satarsın, ya da sana CocaCola yok!” tehditleri iyice ayyuka çıkmışken…
İçmeyin, içirmeyin.
Kendilerinin bile su diyemediği, sofra içeceği diye kıçlarından bir isimle reklamını yaptıkları bu zıkkımı almayın.
Bizim gençliğimizde Niksar vardı, Erikli vardı. Bu zehir gibi beyinler bu sularla beslendi. Şaşmayın Türk malından…
İçmeyin, içirmeyin…