Yerel Seçim Haber Ajansı
CHP hem Türkiye’nin, hem de İstanbul’un kıyı şeridinde iyi durumda. Avcılar da bunlardan birisi. Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci tekrar aday. Pek tabii ki, AKP’nin almaya çalıştığı bir yer. Geçtiğimiz günlerde Büyükşehir Belediye ile Avcılar Belediye’nin zabıtaları yumruk yumruğa kavga etmiş, haber televizyonlara yansımıştı. Bu hafta daha ilginç bir olay yaşandı.
Mustafa Değirmenci’nin iddiasına göre Büyükşehir Belediyesi’nin zabıta ekipleri, Değirmenci’nin evinin sokağında 3 farklı yere zabıta aracı koymuşlar. 15 gündür, gece gündüz oradaymış zabıta araçları. Değirmenci de dinlendiğinden kuşkulanmış ve kameraları da alıp bir gece baskın yapmış ekiplere. Bundan sonrasını televizyondan izlediğim için aynen aktarıyorum.
Değirmenci baskın basanındır prensibinden hareketle, kıvrak bir manevrayla yakalıyor zabıta ekiplerini. Gerçi zabıta ekibi mi emin değiliz, çünkü zabıta arabasından çıkanlar sivil kıyafetli. Ve “burda ne yapıyorsunuz?” sorusuna cevap veremiyorlar. “İlgili merciye sorun, üstlerimize sorun, biz söyleyemeyiz” gibi garip cevaplar duyuluyor “Allah boku yedik” sosuyla birlikte. Hatta bir tanesi olay yerinden kaçmaya çalışıyor ama Değirmenci’nin yanındaki –sanırım- partililer tarafından yakalanıyor. Yakalandığı sırada birisini aramaya çalıştığı görülen kişinin cep telefonuna da Değirmenci el koyuyor, gasp ediyor da denebilir belki. Yakalanan eleman da sorulara cevap veremiyor, boş gözlerle etrafa bakınıyor.
Değirmenci de kameralara dönerek “bu adamlar 15 gündür burada, gece-gündüz beni takip ediyorlar.” diye zaferinin tadını çıkarıyor. Olay yerine polis çağrılıyor, polis tutanak tutuyor, zabıta görevlilerini ve araçlarını alıp götürüyor.
Ertesi gün Büyükşehir Belediye’nin resmi web sayfasında zabıta ekiplerinin kaçak bir inşaatı takip ettikleri, Avcılar Belediye Başkanı’nın da görevlerini yapmalarına engel olduğu duyruldu.
15 gün boyunca, geceli gündüzlü, 3 araçla kaçak inşaat takibi yapan, ama “ne yapıyorsunuz burada?” sorusuna cevap veremeyen zabıtamız olduğunu öğrenmiş olduk bu açıklama sayesinde. Bu sabır ve ketumlukla, başedemeyecekleri kaçak inşaat, kayıt dışı ekonomi, yasadışılık yok. Saygıyla selamlıyorum.
İkinci haber de Ankara, Çankaya’dan. AKP, CHP’nin kalesi Çankaya için Bülent Akarcalı’yı aday göstermişti. Eski bakanlardan ve ANAP kökenli Akarcalı da Çankaya’da bir sokakta stand açmış, kameraları çağırmış, AKP’liler filan, sokak toplantısı, basın açıklaması karışımı bir hadise cereyan etmekte. Haberi izleyenler vardır belki ama hem izlemeyenler için, hem de torunlarımız 2009’larda ülkelerinde nasıl bir yerel seçim yaşanıyordu öğrensinler diye not düşelim.
Akarcalı kendinden emin konuşmasını sürdürürken yaşlıca, köylüce bir teyzem geliyor yanına. “Oraya gittim, olmaz dediler, şuna gittim yapmadılar” anatemalı, her Türk seçmeninin herhangi bir belediye ya da devlet işinde başından geçen hikayesini anlatıyor. Özetle Mamak Belediyesi’ne işi düşmüş teyzenin, işini halledemiyor ve Akarcalı’ya çemkiriyor.
Akarcalı da “İşte CHP anlayışı budur. CHP’li Mamak Belediyesi şöyledir, böyledir. İnşallah hem Çankaya’da, hem Mamak’ta buna son vereceğiz bu seçimlerde” diye alıyor gazı. Arada yaşlı teyzem saf saf “Yok ben CHP’ye gitmedim, Gazi Şahin’e gittim” filan dese de, Akarcalı’yı durduramıyor. Neden sonra gazeteciler “Mamak AKP’nin zaten” diyor da, Akarcalı “Hı? Öyle mi? Bilmiyordum…” diye mırıldanarak kızarıyor.
İlk bomba bu. Türk siyasetinin deneyimli isimlerinden birisi olması vesilesiyle durumdan anında kurtulma gayesinde artık Akarcalı. Diyor ki “Bakınız, çoğulcu demokrasiye olan saygımız ve inancımız bu. Benim vatandaşım benim partimi eleştirebilir, saygıyla dinlerim, çözüm bulmaya çalışırım. Eğer bu stand bir CHP standı olsaydı, vatandaşımız CHP’li belediyeyi eleştirseydi hemen derdest edilirdi. Korumalar engellerdi, linç tehlikesi atlatırdı, bik bik bik” Güzel manevra esasında. Lakin bu noktada başka bir bomba daha geliyor. Bu demeçten birkaç dakika sonra kalabalığın arasından birisi Ankara Büyükşehir Belediyesi’ni, yani Melih Gökçek yönetimini eleştiriyor. Sizce ne oluyor? Evet, korumalar ağzını kapatıyor, itiş-kakış mekanizması devreye giriyor. Akarcalı “sabote amaçlı bir eleştiri, ciddiye almayın.” diyor. Çoğulcu demokrasi olay yerinden uzaklaştırılıyor.
Çankaya mı? Çok zor be sayın Bakanım… Oğul Gökçek olsa neyse ama… Çok zor…
Zor değil imkansız diyebilirdim eskiden.. şimdi korkmuyorum desem yalan olur dea.. adayları kafa kafaya tokuştursan Bülent Tanık açık ara çekerde, 1-2 yıldır Çankaya profili hiç iç açmıyor..
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’den de yerel seçimlerle ilgili bir farklı bir uyarı geldi. Şahin, hükümetle zıtlaşan belediyelerin projelerini Ankara’dan geçiremediğini söyledi.
Şahin şunları söyledi: “Hükümetimizle kavga eden, zıtlaşan yerel yönetimler her projelerini Ankara’dan geçiremiyor. Maalesef bu Türkiye’nin gerçeği. O nedenle halkıyla barışık, hükümetiyle barışık, devletiyle barışık mahalli yöneticiler işbaşında olursa bizim sorunlarımız daha çok çözülür.”
* * * *
Bu adam Adalet Bakanı. Adaletini si..yim! Bir önceki seçimlerde de Kemal Abi’nin benzer demeci vardı. “Maliye bende arkadaş, AKP’yi seçerseniz para var, seçmezseniz yok” demişti.