Sıcak yatak, soğuk sabah, sıcak çorba, soğuk hayat…
Size kimsenin bilmediği birşey söyleyeyim mi? Hayatınızı idame ettirebilmek için çalışmak zorundasınız. Bu kısmı belki biryerlerden duydunuz ama çalışabilmek için takım elbisesinden, ayakkabısına türlü şey almak ve bunların parasını ödeyebilmek için de çalışmak zorunda olduğunuzu kimse söylememiştir. Daha çok çalışmak, daha çok kazanmak koşuşturmacasının en güzel ve en saf durağı yatak heralde. Ötesi iflah olmaz çirkinlikte nitekim. Sabahın 6’sında, hele kış aylarında sıcacık yatağından çıkıp nasıl atarsın kendini buz gibi sokağa? Hangi vicdanla?
Cevap belli tabii de, bu sabah otobüs durağında sigara içip servis beklerken şunu düşündüm. Sen çalışırken başkasının paza kazanması kadar sinir bozucu bir durum yok arkadaş. Bu bir tersane işçisi için de geçerli, mağaza tezgahtarı için de, sigortacı için de… Şimdi uluslararası bir firmada, sabah 8, akşam 6; 3 kuruş kazanacağım diye yırtıyorum ya bir yerlerimi, kendi işim olsa, hiçbir allahın kulu sabahın 8’inde açtıramaz bana o dükkanı. Haliyle hiçbir kuvvet kaldıramaz beni o sıcacık, o yumuşacık, o omuriliğime göre şekil alan, ortopedik yataktan.
Misal hırdavatçı olsam, sabahın 8’inde gelecek adamı döverim zaten. Müşteri portföyümde benim gibi keyfekeder olur heralde. Her daim ipimle, kuşağım mode on…
Neyse, bu kadar hayat felsefesi yeter heralde. Asıl mevzu mideyle alakalı. Çalıştığım günlerde, bana felsefe yaptıracak kadar erken kalktığım için kahvaltı için çok bir alternatif sahibi olamıyorum. Şirket önünde simit satan abiden bir simit, bir de pınar beyaz alıp, çayla götürmek iyi güzel de, çok fena rahatsız ediyor mideyi. Cayır cayır asit salgını sonrası. Bilmiyorum ki unundan mıdır, yağından mıdır nedir. Açması da poğaçası da aynı dert, kaldırmıyor artık midem.
Şirket yemekhanesinde çıkan kahvaltı güzel aslında. Peynir, zeytin, domates, salatalık, bal, tereyağ filan. Ama ona da vaktim olmuyor. Çok uzun kuyruk oluyor önünde. Kafe’nin sandviçleri, börekleri filan var tabii bir de, ama iki gıdım sandviçe 5 YTL veremem, kusura bakılmasın. Ondan mütevellit birkaç gündür, eğer çok açsam mideyi tarumar etmek adına simit-peynir, aç değilsem de direkt kahve sigara ile geçiriyorum sabahları.
Ama dün sabah, kafede mesai başladıktan sonra çorba çıktığını farkettim. Bardak çorba olayına felsefesi gereği sıcak bakmasam da, o biçarelikte sıcak bir ezo gelini hüpürdetmek gibisi yok, el pençe divan çorbaya verdim kendimi.
Sonrası gerek mide sağlığı, gerek bünyeye sıcak ve likit birşeyin akmasının güzelliği gereği harikülade bir sabah geçirmecilik. Öğle yemeklerinde de kebabmış, pideymiş, hamburgermiş, o kirli geçmişe sünger çekip sulu yemek, salata moduna geçtim. Makarna, pilav, patates kızartmasını henüz hayatımdan çıkartabilmiş değilim ancak çalışmalarım sürüyor.
Amaç kilo vermek filan değil aslında, hayatımın hiçbir evresinde rejim filan yapamadım. Ama yoğunluk, yorgunluk, stres, gerilim dolu şu günlerde hiçbirşey koymuyor sağlıksız uyumak kadar. Çorbadır, salatadır, sulu yemektir, hayatıma attığım birkaç küçük rütuşla bu sorunun üstesinden gelme çabası benimkisi.
Dediğim gibi sabahları çorba, öğle yemeklerinde sulu yemeklerle bir nebze daha düzenli oldu beslenme tablosu. Şimdi tek derdimiz akşam yemeğini ve sonrasında zaman zaman bira ya da litrelerce çay yanında çekirdeğinden tut, tuzlu fıstığına kadar bir milyon tane çerezi hayatımdan silmek. Rahat uyku peşinde koşarken belki zayıflar, filinta gibi de olurum lan?
Neyse efendim, iş hayatı zor. Sabah uyanması daha zor. Sabah güzel bir kahvaltı etme fırsatı hele, çok daha zor. Sıcak bir çorba olmamasına belki, bir nebze ama, o sıcak yatak, aman allahım, buna dayanamam!
onca yıl öğrencilik hayatından sonra,çalışmak ayrı koyuyor insana.
okuldayken sabahleyin üşendin mi efenim,süterler uleyn der vururdun kafayı 1.derse giremedin olmadı 2.dersi de sallayıverirsin,uyku problemi diye bir şey kalmaz idi.yiyorsa işde de denesene,müdür bey ilk 2 saat’e gelmesem olmaz mı şeklinde.mesai saatleri ayarım ben,sabah 9 çok erken.kaçta yatarsam yatayım,ne kadar yorgun olayım veya olmayayım,saat 7 ve civarında kalkamıyorum arkadaş.
yemek konusunda benzer dertlerim var,puaça-çay,kebab-ayran,gına geldi artık.sulu yemekte doyurmuyor arkadaş bu seferde dayanıyorum ekmeğe anında göbek.akşamları yemiyorum hiç bir şey nerdeyse,en fazla meyve felan ile idare ediyoruz.
abi sen bu programda başarılı olursan,uyku düzenine felan olurda bir dakikalık bile katkı yaparsa,bizleri bilgilendirirsen büyük sevaba girersin.
sabahları yapılan o simit/poğaça olayı bağımlılık yaratıyor, gerçekleşmeyince ders mers kalmıyor bende. kilo verme çabasına girdikten sonra krizler geçirip hastaneye kaldırılmadım ama, zordu 2 kaşarlı 1 çay diyememek.
Deneysel hamlenin 3. günündeyim. Düşe kalka gitmeye çalışıyorum ama olmuyor bir türlü. İlk gün deli bir gazla hareket eden bünye, 2. gün Burger Kinge gitti. Bunun vicdan azabı ile akşam birşey yemedi. 3. güne mercimek çorba ile başladım, yanına iki dilim ekmek koydum ama bu kez. Öğle yemeği için yine sebze ve salata düşünüyorum, bir terslik çıkmazsa…
1. Gün:
Sabah: Yayla çorbası
Öğle: Taza fasülye + pilav + salata
Akşam: Kahvaltı
2. Gün:
Sabah: Tavuk çorbası
Öğle: Steakhouse Burger Menü 🙁
Akşam: Bol bol çay + çekirdek
Mide kısmı bu şekilde, sabahın köründe kalkma konusuna gelince, gece kafayı yastığa koydum, 2 saniye sonra telefon car car ötmeye başladı, meğer sabah olmuş. Kalk, giyin, servise bin, biner binmez kapa gözleri, 2 saniye sonra açtığında servis şirkete varmış. Uykumun tadını bile alamıyorum.
Deli gibiyim, bu Perşembe Cuma semalarında…
“steakhouse burger” kasadan istenirken nasil telaffuz ediliyor lan? Whopper falan hadi marka olmus onu aynen aliyorlar da, menuye steak, hot wings falan koyani dovmek lazim. “Steak” de telaffuzu en bela kelimelerden, adamin kendi memleketinde bile herkes ayri bir ses cikariyor bunu soylerken. Tutmuslar Turkiye’de steakhouse diye menu satiyorlar, biftek ulan iste tovbe tovbe… Konuya donecek olursak; aksam yemegi yemeden nasil yasiyorsun deacan, cay + cekirdekten aksam yemegi mi olur lan?
Konudan sapacak olursak; burada “steak” kelimesini muhtemelen çoğunluk yanlış ama aynı şekilde söylüyor, oradan çözüyorlar.